Yeryüzünde hayatın başlangıcı ve toplumsal düzenin mimarı: KADIN… Ne demiş Atamız; “Dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir.”

Çevrenize bir bakın, gördüğünüz ne kadar güzel şey varsa kadının eseri değil mi..

Kadınların yüzü gülüyorsa, mutluysa, umutluysa toplum da huzurludur. Kamusal yaşamın içinde varlığını gösterebilen, hayata umutla tutunabilen kadınlardan oluşan bir toplumda kadınlar, yaşamın her alanında yer alır, onurluca temsil edilir, etkin görevler üstlenir.

Toplumsal yaşamda hak ve özgürlüklerini kullanamayan; şiddete, ayrımcılığa, baskılara maruz kalan, sosyal ve ekonomik kaygılar yaşayan kadınlarda oluşan bir toplumun gelişmesinden söz etmek imkânsızdır.

8 Mart, kadına karşı eşitsizliğin ortadan kaldırılması yönünde büyük bir mücadelenin başlangıcı olarak bütün dünya için çok önemlidir. 1857 yılında 129 kadın haklarını almak uğruna mücadele ederken canlarından olmuştur. Rahmetle anıyorum.

Kadınlarımızın eşsiz fedakârlıklarıyla yazılan bir Kurtuluş Savaşı destanı sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti, kadın hakları konusunda da bütün dünya devletlerine önder olmuştur.

Ben de uzun yıllardır ülkemin her köşesindeki kadınlarımıza, kızlarımıza, analarımıza el vermeye çalıştım. Onlara bir omuz, bir umut, bir ışık olmak için yollara düştüm. Bu çalışmalarımda sonsuz motivasyon kaynağım ve rol modelim her zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmuştur.

Kadına saygı, insanlığa saygıdır.

Kadın olmanın gururuyla başı dik, emeğiyle var olan, yüreği şefkatle çarpan bu ülkenin cefakâr, fedakâr, kahraman analarına, tüm dünyada uygarlıkların bel kemiğini oluşturan ve medeniyetler kuran kadınlara selam olsun.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü bu duygu ve düşüncelerle kutluyor, kadınların mutlu olduğu yarınlar diliyor, bütün kadınlarımıza sevgilerimi ve saygılarımı iletiyorum.

Haydi kadınlar ve haydi erkekler, dünyayı yeniden tasarlayalım!

Ama kadın ruhu ve kadın merhametiyle..